Seriye bağladın mı alışkanlık yapar... Benden söylemesi!
Zirveden 20 puan fark yemiş herhangi bir takımın maçında böyle coşku böyle bir kalabalık böyle aidiyet göremezsiniz...
Evet arkadaşlar bu gurur Beşiktaş taraftarına ait...
Hıncahınç dolmuş, salkım saçak tribünler önünde başladı maça Beşiktaş...
Stat halinde protesto ıslığı çalındığında topun Uğurcan'a geldiğini anlıyoruz...
Yine stat halinde bir hayıflanma sesi yükseldiğinde yine Uğurcan'ın yine yüzde yüzü kurtardığını görüyoruz...
Bunların hepsi ilk iki dakikada oldu ha! Tabii bu arada yeni transferleri merak etti gözümüz?!
Biri hocasından talimat bekliyor kulübede, diğeri tribünde....
15 dakikalık bölümde daha canlı, daha istekli, daha arayan taraf Beşiktaş'ken, Rafa'nın akıl almaz
hatası camı çerçeveyi aşağıya indirtti... 0-1...
Yine bir Trabzon maçında iki sene evvel Masuaku da hatalı pastan gol yememize sebep olmuştu...
Büyü mü yapıyorlar ne? Golün etkisini 10 dakikada ancak atlattık...
Bu andan itibaren gol öncesi düzeni aldık ama istediğimiz ölçüye henüz ulaşamadık...
Maçın içinde öyle gelgitler oldu ki bazen sanki birinin elinde düğme var da kimseye çaktırmadan
maçı uyku moduna alıyor gibiydi! Bir baktık 40 olmuş dakika...
Öyle durağan geçişler oldu...
İlk yarı biterken 'golle iner miyiz soyunma odasına?' diye Ciro'nun ayağına baktık ama bomboş
kale yerine kalecinin üstüne vurunca topu nafile sevdalar...
Bitmek bilmeyen sayısız ortaların bir yenisine daha tanıklık ederek başladık ikinci yarıya...
Geliyorduk da az daha dikkatli diyorduk...
Yeni transfer ettiğimiz sakallı siyahinin soldan akıp bomboş pozisyondaki Rafa'yı görmesi, 'hatanı
telafi et' şeklinde bir pastı...
O da çok garip bir sağ içle kımıldamasına bile müsaade etmedi Uğurcan'ın... 1-1...
Maç yeniden başlıyordu... Yükselen moral ve kalabalığın heyecanı bizdeydi...
Hocanın hemen Chamberlain'i alıp Amir'i oyuna alması yerindeydi...
Geliyorduk yine ama öyle akın akın değil... Coşkuyu yakalamıştık o kadar...
İstedin mi şans da seninledir... Orta sahada kaptığımız bir top üçlü pas organizasyonunda
Rashica'nın önüne düştü...
Onun ortaya çıkardığı top rakibe çarpıp ikinci Beşiktaş golü olarak kayıtlara geçti... 2-1...
Savic denen bir eleman var Trabzon'da...
Birader grokomenci misin? Kendini mi patlatacaksın?
Yaptığın fauller, o faulleri yaparken büründüğün surat şekli...
Nedir o öyle?
Hakem de çıkartmış sarı kart veriyor.
Ver kırmızıyı tedavi olsun!!
Muçi-Semih ikilisinin de oyuna girmesiyle yaş ortalamamız baya düştü ve son 10 dakikaya girdik...
Haliyle telaş ve kazanma hevesinin yarattığı bir an evvel bitsin sabırsızlığı başladı...
Bu maçı kazanmak hem yukarıya gözdağı verir hem takıma alışkanlık kazandırır...
Önemlidir...
Seriye bağladın mı işler değişir. Söyleyeyim de...
Benden söylemesi...
Alen Markaryan
Zirveden 20 puan fark yemiş herhangi bir takımın maçında böyle coşku böyle bir kalabalık böyle aidiyet göremezsiniz...
Evet arkadaşlar bu gurur Beşiktaş taraftarına ait...
Hıncahınç dolmuş, salkım saçak tribünler önünde başladı maça Beşiktaş...
Stat halinde protesto ıslığı çalındığında topun Uğurcan'a geldiğini anlıyoruz...
Yine stat halinde bir hayıflanma sesi yükseldiğinde yine Uğurcan'ın yine yüzde yüzü kurtardığını görüyoruz...
Bunların hepsi ilk iki dakikada oldu ha! Tabii bu arada yeni transferleri merak etti gözümüz?!
Biri hocasından talimat bekliyor kulübede, diğeri tribünde....
15 dakikalık bölümde daha canlı, daha istekli, daha arayan taraf Beşiktaş'ken, Rafa'nın akıl almaz
hatası camı çerçeveyi aşağıya indirtti... 0-1...
Yine bir Trabzon maçında iki sene evvel Masuaku da hatalı pastan gol yememize sebep olmuştu...
Büyü mü yapıyorlar ne? Golün etkisini 10 dakikada ancak atlattık...
Bu andan itibaren gol öncesi düzeni aldık ama istediğimiz ölçüye henüz ulaşamadık...
Maçın içinde öyle gelgitler oldu ki bazen sanki birinin elinde düğme var da kimseye çaktırmadan
maçı uyku moduna alıyor gibiydi! Bir baktık 40 olmuş dakika...
Öyle durağan geçişler oldu...
İlk yarı biterken 'golle iner miyiz soyunma odasına?' diye Ciro'nun ayağına baktık ama bomboş
kale yerine kalecinin üstüne vurunca topu nafile sevdalar...
Bitmek bilmeyen sayısız ortaların bir yenisine daha tanıklık ederek başladık ikinci yarıya...
Geliyorduk da az daha dikkatli diyorduk...
Yeni transfer ettiğimiz sakallı siyahinin soldan akıp bomboş pozisyondaki Rafa'yı görmesi, 'hatanı
telafi et' şeklinde bir pastı...
O da çok garip bir sağ içle kımıldamasına bile müsaade etmedi Uğurcan'ın... 1-1...
Maç yeniden başlıyordu... Yükselen moral ve kalabalığın heyecanı bizdeydi...
Hocanın hemen Chamberlain'i alıp Amir'i oyuna alması yerindeydi...
Geliyorduk yine ama öyle akın akın değil... Coşkuyu yakalamıştık o kadar...
İstedin mi şans da seninledir... Orta sahada kaptığımız bir top üçlü pas organizasyonunda
Rashica'nın önüne düştü...
Onun ortaya çıkardığı top rakibe çarpıp ikinci Beşiktaş golü olarak kayıtlara geçti... 2-1...
Savic denen bir eleman var Trabzon'da...
Birader grokomenci misin? Kendini mi patlatacaksın?
Yaptığın fauller, o faulleri yaparken büründüğün surat şekli...
Nedir o öyle?
Hakem de çıkartmış sarı kart veriyor.
Ver kırmızıyı tedavi olsun!!
Muçi-Semih ikilisinin de oyuna girmesiyle yaş ortalamamız baya düştü ve son 10 dakikaya girdik...
Haliyle telaş ve kazanma hevesinin yarattığı bir an evvel bitsin sabırsızlığı başladı...
Bu maçı kazanmak hem yukarıya gözdağı verir hem takıma alışkanlık kazandırır...
Önemlidir...
Seriye bağladın mı işler değişir. Söyleyeyim de...
Benden söylemesi...
Alen Markaryan