- Lan oðlum gelsene iþte sen de, felekten bir gece çalar döneriz.
- Oðlum Beþiktaþ'ýn maçý var akþama. Semtten çýkýlmaz bu akþam, keyfinize bakýn siz.
- Yahu oyunbozanlýk etme, gel iþte. Seyredersin orada maçýný da, ne Beþiktaþmýþ be birader.


Dayanamadý çocuklarýn ýsrarlarýna. Ayaklarý geri geri gidiyordu ama yola koyulmuþlardý artýk bir kere. Pek adeti deðildi böyle yerlere takýlmak. Onun en büyük akþam eðlencesi semti kuþbakýþý gören bir yerde gazete kaðýdýna sarýlý bira içip hayallere dalmaktý. "Düþler sahnesi" denen bir yere sürüklüyordu onu arkadaþlarý. Oralarda nasýl davranýlýr, ne yenip ne içilir, giderken ne giyilir hiçbir fikri yoktu. Olduðu gibi olmaya karar verdi en sonunda. Maçý da orada izleyecekti, bir de siyah beyaz atký taktý boynuna. Yol boyunca Beþiktaþ'ý düþündü. Akþamki maçý, akþam maç varken burada ne iþi olduðunu. Þu yanýndakiler olmasa þimdi çoktan maçta tüketeceði nevaleyi almýþ, fakirhanenin yolunu tutmuþ olurdu. Oysa þimdi bir bilinmezliðe doðru gidiyordu. Üstelik aklý maçtaydý, neyse ki atký boynundaydý.
"Düþler sahnesi" denen yerden içeri girdiklerinde ilk iþi ekran baþýna en yakýn yere oturmak oldu. Herkes kendisini bu düþler sahnesinin büyüsüne kaptýrmýþken onun aklýnda maçtan baþka bir þey yoktu, gözü de Beþiktaþ'tan baþkasýný görmüyordu. O gece düþler sahnesini yaþayacak insanlar piste, takýmlar da sahaya ayný anda çýktýlar. Maçta tribünün sesi, düþler sahnesinde coþku gitgide artýyordu. Bir an maçtan soyutlanýp baþýný sahneye çevirdiðinde karþýsýnda gecenin en güzel gözlerini gördü. O andan itibaren iki gözü olduðuna þükredecek haldeydi artýk. Bir gözü maçta, diðeri ise o dünyalar güzeli kýzdaydý. Artýk maç göz ucuyla, o güzel kýz dikkatle izlenir olmuþtu. Geçen zaman gecenin bitimi yaklaþtýðý için onu üzüyor, ayný þekilde Beþiktaþ'ýn da aleyhine iþliyordu. Gol lazýmdý, yoktu. Bu kýzýn gözlerine hep böyle bakmak lazýmdý, onun da bu geceden sonra mümkünü yoktu. Hayatýnda ilk defa bir kalbin ikiye bölündüðüne þahit olmuþtu. Bir kýsmý maçta atýyor, diðer kýsmý çarparken o güzel kýzýn adýný haykýrýyordu. Üstelik zaman - her türlü - aleyhine iþliyordu. Ne bir gol sevinci yaþayabilmiþ, ne de kýzýn yanýna yaklaþabilmiþti ancak bu muazzam gece olaðanüstü bir hýzla tükeniyordu.
Düþler sahnesinde konuklar anonsla gecenin son dansýna davet edilirken o yerinden kalkmadý, çünkü maçýn da son dakikalarýna giriliyordu. Düþler sahnesinin son dansý Portekiz usulü bir tangoydu. Bir gözüyle maçý, diðer gözüyle kýzý izleyen kahramanýmýz, o güzel kýzla bir sefer daha olabilmenin yolunu bulmuþ gibiydi. Kýz birazdan elinde beklettiði gülü fýrlatacak, bizimki de ne olursa olsun o gülü yakalayacaktý. Ve nihayet beklenen oldu, kýrmýzý bir Portekiz gülü bizim kartala doðru süzülmeye baþladý. Tüm dikkatini oraya vermiþti Kartal. Gülü yakaladýðý anda televizyonda bir ses, avcunda bir acý duydu. Televizyondaki ses Beþiktaþ'ýn gol yediðini söylerken, eline yakaladýðý gülün diken kýsmý denk gelmiþ ve avcunu kanatmýþtý. Üstelik Beþiktaþ'ýn yenilgisi de içini, týpký bir diken batar gibi yakmýþtý. Üstelik o güzel kýz düþler sahnesindeki tangonun sonunda gülü fýrlattýðýnda Quaresma da Beþiktaþ mabedinde Beþiktaþ tribünlerine formasýný fýrlatmýþtý. Yenilginin hüznü, Quaresma'nýn futbolu ve o kýzýn gözleri, her þey yarým kalmýþtý. Ve her þeyin yarým kaldýðý bir gece nasýl bu kadar güzel olabilirdi?
Sürüklenerek geldiði düþler sahnesinden, kalbinin bir parçasýný orada býrakarak ayrýlýp semte dönüyordu þimdi. Ayaklarým geri geri giderken haklýymýþ diye düþündü. Hiç deðilse semtte kalsa ya da evine gitse sadece yenilgiye üzülecekti. Ama þimdi düþler sahnesini, o güzel kýzý da düþünecekti. Avcunu feda ederek kaptýðý o kýrmýzý gülü izmarit dolu küllüðün yanýna býrakýrken Quaresma'nýn attýðý formayý yakalayan kardeþini düþündü, gülümsedi.
O gece düþler sahnesine gidenlerden semti Beþiktaþ olanlar, o geceden sonra hep o güzel gözlü kýzdan bahsetmeye baþladý. Elbette bizim delikanlýnýn ona kesildiðini de bilmeyen yoktu. Fakat kýz zengindi, dýþarýdan bakýldýðýnda biraz þýmarýk ve sosyete de gözüküyordu. Onunla bir daha karþýlaþma ihtimali ancak düþler sahnesinin yaþandýðý gibi bir geceyi tekrar yaþayabilmekten geçiyordu ve lakin bizimkilerin yolu öyle gecelere çok nadir düþüyordu. Tekrarý kimbilir ne zamandý ve o kýz o gün yine orada olacak mýydý?
Günler - geceler o kýzý düþünmekle geçiyordu artýk bizim delikanlý için. Kýzýn bir baþkasýyla olup onunla mutsuz olduðu haberini almýþtý birkaç kez ama nihayetinde hepsi kulaktan dolmaydý. Artýk mahalle düðünlerinde delikanlýmýza "sýra sana geliyor" dercesine o kýzýn ismini içeren þarkýlar baðýrýlýyordu. Ayný zaman diliminde Beþiktaþ þampiyon oluyor ve þampiyonluk balosunda semtin asi çocuklarý Quaresma sesleriyle geceyi aþka çeviriyorlardý. Fakat Quaresma'nýn Beþiktaþ'a gelmesi de, bizim delikanlýnýn o güzel kýzla evlenebilmesi de bir hayal gibiydi. Quaresma buralarda top oynamaz, o kýz da bizim gibilere dönüp bakmazdý.
Bizim aþýðýn haline acýyan semt büyükleri, kýzla bir kez olsun görüþmeye gittiler ve baþardýlar da. Kýz da týpký bizim delikanlý gibi onu hala unutabilmiþ deðildi. Ayný tarihlerde Beþiktaþ'ý temsilen bir heyet Quaresma için Ýtalya yollarýný arþýnlýyordu. Kýz bizim sevdalýya, Quaresma da Beþiktaþ'a yaklaþmaya baþlamýþtý. Kýzýmýzýn güzel bir sürprizi vardý. Sevdiði adamý Þeref Bey anmasýnda bulabileceðini biliyordu. Oraya boynunda atkýyla gidip birden sevdiði adamýn karþýsýna çýkacaktý. Anmayý bozmamak için sabýrla bir süre bekledi. Dönüþ yolunda çýktý sevdiðinin karþýsýna. Delikanlý çok þaþýrdý, ama olasý bir "senin ne iþin var" sorusuna bile fýrsat vermeden atladý güzel kýz delikanlýnýn boynuna. Sonsuz ve üst limitsiz bir aþk baþlamýþtý Þeref Bey dönüþü semtin semalarýnda. O anda telefon çaldý ve geldi bir diðer aþk müjdesi: "Quaresma Beþiktaþ'ta..."
Her iki aþk da adýna ve bekleyiþlerine yakýþýr baþladý. Kýzýmýz semtten bir ev tutup Beþiktaþ'a taþýndý, Quaresma da 7 numaralý formasýyla Beþiktaþlýlarýn yüreðine kazýndý. Kýzýmýz sokaða çýkarken delikanlýmýzýn "dikkat et, üþütüp hasta olma" deyiþindeki o sevecen ses titremesi, Þeref Bey Stadý'nda yerini "Lan oðlum çok zorlama sakatlanacaksýn" endiþelerine býraktý. Ýkisinde de ayný aþk, ayný heyecan, ayný sahiplenme ve ayný esirgeme vardý. Sonra bir el deðdi mahalleye, mahalleliye. Bir þeyler ters gitmeye baþladý. Kýzýmýzý delikanlýmýza getiren semtin abileri bir tezgaha kurban gidip içeri atýldý. O arada Beþiktaþ da þikeden nasibini aldý. Mahalleye yeni taþýnanlar o eski huzurun devamýný saðlayamadýlar ve bu huzursuzluk semtteki havayý zehirlemeye baþladý. Dedikodular alýp yürüdü. Aþýklarý ayýrma harekatý baþladý. Yok kendi muhitine gidip günlerce gelmiyormuþ, yok aslýnda bizim delikanlýyý sevmiyormuþ. Dedikodu kazaný kaynamaya, aþka düþman olanlarýn orasý burasý oynamaya baþladý. Üstelik bizim delikanlý da bir iki kez gerçek olabilir mi diye tereddüte düþünce ayrýlýðý isteyenlere gün doðdu. Gündoðdu'nun söylendiði bir baþka yer olan Beþiktaþ'ta da Quaresma'ya ileri geri yapmalar baþlamýþ, bilerek kart gördüðü, memleketine gidip 3 ay gelmediði iftiralarýyla mesnetsizliklere hoþgeldin denmiþti.
Tüm bunlar yaþanýrken mahalleye yeni bir muhtar, Beþiktaþ'a da yeni bir baþkan seçildi. Muhtar bir önceki muhtardan soramadýðý kasanýn hesabýný semtteki binalara ve aþklara yýkýyordu. Binalar yýkýlýp yerine daha lüks ve pahalýlarý yapýlacak, semtten olmayýp dýþarýdan gelen yabancýlara satýlacaktý. Ve bir Türk filmi tadýnda yobazlýklar takip etti bu bina skandalýný. Bu mahallede böyle dillere destan aþklar yaþanamazdý. Hem zengin kýz fakir çocuk edebiyatý bu mahallenin terminolojisine uymazdý. Bu mahalledeki çocuklar öyle zengin kýzlarýna sevdalanmaz, sevdalansa da o kýzý mutlu edemez ve bu iþ sonuna varamazdý. En güzeli bu kýzý bu mahalleden def etmekti. Kýza çeþit çeþit iftiralar atýldý. Delikanlý bir þey yapamaz hale gelmiþti. Sevdiðine sapýk deniyor, paragöz deniyor, namussuz deniyor, yalancý deniyor, terbiyesiz deniyordu ama o bu laflara bir susun bile diyemiyordu. Kýzýmýzýn kalbi de buna kýrýlmýþtý. Üstelik kýzýn bir de delikanlýnýn mahalleden hasmý ile konuþtuðu dedikodularý baþlamýþtý. Tüm bunlar yaþanýrken Beþiktaþ'ta da bir zengin - fakir hikayesi baþ göstermiþ, en az mahalle muhtarý kadar baðnaz ve zalim yönetim Quaresma'yý bizlerden ayýrmayý kafaya koymuþtu. Kapalý'yý da daha pahalýya satma, yeni dönemde de loca yapýp çArþý'yý oradan çýkartma düþüncesi vardý. Ýnsanlar bize, mahalledekiler ise kýzý seven delikanlýya ve o kýzý bu mahalleye getiren eþrafa soruyordu. Soru çok açýktý; "bu gidiþe, bu vedaya bir þey demeyecek misiniz?" Oysa evleri yýkýlýrken ve kendi evlerinde "parasý olmayan girmesin" muamelesi görürken ses çýkarmayan insanlarýn mahalleden bir güzel kýz taþýnýyor diye tepki vermesi de olanaksýzdý.
Bir akþam kýz mahalleye girdi, oturduðu binaya doðru giderken sevdiði adamýn evine doðru hüzünlü bir bakýþ attý. Köþeyi dönüp kendi binasý göründüðünde eþyalarýný kapýnýn önünde buldu. Ve sevdiði çocuk, ve mahalleliler yine ve buna da hiçbir þey yapmamýþlardý. Sevdiðinin hasmýna bile gitse yeriydi. O zaman belki sevdiði onun kýymetini anlardý. Ayný dakikalarda Quaresma'nýn da artýk Beþiktaþ'ta oynamayacaðý haberi yürekleri daðladý ve Galatasaray'a gideceði konuþulmaya baþladý. Bu kýz bu mahalleden, Quaresma da Beþiktaþ'tan böyle ayrýlýyordu ya; artýk hakikaten mahalleye plazalar ve kapalýya localar yapýlabilir, mahalle sakinleri yerini yeni simalara býrakabilirdi.
Kýzý seven çocuk mu? Kýz gittikten sonra sessizliðine yandý, baþýný taþlara vurdu. Týpký Quaresma'yý özleyen Beþiktaþ taraftarýnýn bir Þampiyonlar Ligi akþamýný bekleyiþi gibi, düþler sahnesine bir daha gidebileceði bir geceyi bekleyip durdu. Söz verdi kendi kendine. Bir daha elinden tutarsa asla býrakmayacaktý. Sevdiði ona dönerse, Quaresma da Kapalý'ya koþacaktý. Rakýsýndan son yudumu çekerken altta bir fon müziði onlarý anlatýrcasýna çalmaya baþladý.



Seni çok sevdim Ricardo. Hayat da her sevdiðim gibi seni de elimden alarak bunu ispatladý bana.
Þimdi gitsen de, bir gün mutlaka.
7 numaran þimdi 21'in yanýnda.
O hava alaný tekrar yýkýlacak, anlarsýn ya...


2012